loading

Kategori: Astroloji

SİRİUSUN IŞIĞI VENÜS JÜPİTER KAVUŞUM ÜZERİNDE PARLIYOR

SİRİUSUN IŞIĞI VENÜS JÜPİTER KAVUŞUM ÜZERİNDE PARLIYOR

Kolektif alanda sevgi, koruma, şefkat ve rehberlik kapasitesi büyüyor. Sirius etkisi hem vizyon hem de yüksek idealler getiriyor.
Bu enerji topluluklar, dostluklar, gruplar ve kolektif projeler üzerinden ifade buluyor.

İlişkiler yoluyla ruhsal büyüme fırsatları ve bireysel kimlikten kolektif bağa geçiş için kolaylıklara işaret ediyor.

Kolektif için sevgi, şefkat, inanç ve adalet ile yapacağın, koruyucu her küçük dokunuş büyük ve anlamlı değişimler yaratabilir.

Sirius’un ışığı, “kutsal rehber” ve “içsel öğretmen” arketipini aktive ediyor. Kendine ve diğerlerine rehberlik ve öğretmenlik yapma zamanı.

Koşulsuz sevgi ve kabul görme ihtiyacı büyüyor. Yalnızca kendinin ihtiyaçlarını değil, ilişkiler aracılığıyla diğerlerinin ihtiyaçlarının farkında olarak olgunlaşıyoruz. Başkalarıyla bağ kurarken güven inşa etmeyi öğreniyoruz.

Ortak kaynaklar, derin bağlar ve bilinçdışı korkular üzerinde yoğun bir dönüşüm süreci. Krizler ve dönüşümler yoluyla ruhsal disiplin kazanırken ideallerimizi ve hayallerimizi yapılandırıyoruz. Yaratıcı zihin, entelektüel birikim ve disiplinli bir çalışma manevi destek alıyor.

Çünkü bu manevi dayanıklılık kazanma süreci. Zihnin yavaşlayarak içe döndüğü bu dönem, gölgede kalmış düşünceleri yüzeye çıkarıyor. Terapi, rüya çalışması veya regresyon gibi yöntemlerle çok verimli kullanılabilecek bir süreç.

MARS TERAZİ GEÇİŞİ

İÇSEL SAVAŞÇI KILICINI ADALET İÇİN TUTUYOR

“Sevdiğim ve İnandığım Değerleri Korumak İçin Zarafetle Savaşırım”

Ankara’ya göre Mars Terazi Girişi Haritası

Yükselen’deki Venüs-Jüpiter kavuşumu, özdeğer ihtiyacının büyüdüğünü, mücadelenin değerler, inançlar ve dişil temalar üzerinden verileceğini vurguluyor. Vatan, aile, yuva, kadınlar gibi kapsayıcı ve koruyucu değerler, alışkanlıklar bu dönemde bireysel bilinçdışıyla mücadele alanına taşınıyor.
Gölgesinde aşırılıklar ve fanatizme dikkat etmek gerekiyor.

Ay Oğlak’ta: Duygusal sınırlar sertleşiyor. İçeride korunması gereken yumuşak karnı, dış dünyaya karşı disiplinli, mesafeli ve kontrollü bir duruşla koruma gerekliliği öne çıkıyor. Bu süreçte, dişil temalar, akademik bilgi, hukuk, değerler ve özgürlük alanları güçlü sınırlarla savunulmak zorunda kalabilir.

Mars’ın Terazi’deki konumu, adalet ve dengeyi köklerle, atalarla ve bilinçdışı ile ilişkilendiriyor. Strateji ve uzlaşmayla ilerlemek mümkün; ancak sınır ihlalleri, fedakârlık ve hayal kırıklıkları içten içe öfke birikimine yol açabilir. “Hayır” demeyi öğrenmeden, mücadele sürdürülemez hale gelir.

Kararlılık, sabır ve netliğin önem kazandığı bu süreçte, kişi kendi kendine şu duruşu geliştirmek zorundadır:
“İdeallerimin (Neptün) gerçeğe dönüşmesi için (Satürn), dengeli ve stratejik adımlar (Terazi Mars) atmayı öğreniyorum.”

Manipülasyon ve güç savaşlarından uzak durarak, bilinçli stratejiyle derin dönüşüm fırsatı sunuyor.
Bireysel mücadeleler, kolektif yapılarla iç içe geçer; kişisel çatışmalar, toplumsal sistemleri dönüştürme potansiyelini taşır.

Bu transit:
Uzun vadeli vizyon geliştirme,
Yenilikçi sistemler tasarlama,
Toplumsal reformlara liderlik etme,
İnsan hakları ve adalet konularında projeler yürütme fırsatı sunar.

Mars’ın Psikolojik ve Kolektif Mesajında
Kişi kendi sınırlarını belirlemekle, başkalarının haklarına saygı duymak arasında ince bir çizgide yürür.

Korkularını (Satürn), yanılsamalarını (Neptün) ve gücünü (Plüton) dengelemeyi öğrenmek zorundadır. Bu kolay olmasa da, bilinçli çalışıldığında, toplumsal barışı sağlayacak akıllı ve stratejik mücadele ruhunu ortaya çıkarır.

Bu yerleşimde kişinin öğrenmesi gereken:

1. Kendini açıkça ifade edebilmek (Mars),

2. Hayaller ile gerçekleri ayırt edebilmek (Neptün-Satürn),

3. Güç oyunlarına kapılmadan sağlıklı sınırlar çizebilmek (Plüton)

“İçsel merkezimde dengemi bulurken, hayallerimi gerçeğe dönüştürmek için sabırla ve bilinçle savaş veriyorum.”

“Kendi dengeni kurmadan dünyada barışı sağlayamazsın. Önce kendine adil olmayı öğren, sonra sistemlere dokun.”

VENÜS YENGEÇ GEÇİŞİ

Kalbini Açmakla Kontrolü Kaybetmek Arasında Kalan Ruhun Öyküsü

“Gerçekten seviliyor muyum, yoksa sadece sevilme hayalime mi tutunuyorum?”

Venüs Yengeç Ingress Haritası, duygusal anlamda ciddi farkındalıklar barındırıyor. İlişkilerdeki kırılganlığı, duygusal bağımlılıkları ve kolektif aidiyet ihtiyaçlarını derin bir dönüşüm süzgecinden geçiriyor.

“İlişkiler sorumluluk ve sınır belirleme testinden geçerken, kolektif düzeyde duygusal bağlar ve ait olduğumuz topluluklarla ilişkiler yeniden tanımlanıyor. Duygular görünür olmak istiyor ama kalbin kırılma ihtimali onu ürkütüyor. Zihin, egonun ve gururun denetiminde işliyor; ancak gerçek denge merkezinde kalmakla mümkün. Sahici bağlar kurabilmek için hem duyguların savunmasızlığına hem de düşüncelerin dönüşümüne cesaretle yaklaşmak gerekiyor.

VENÜS 0° YENGEÇ – 11. EVDE:
Venüs’ün 11. evdeki konumu, sevgi, şefkat, yakınlık ve ait olma ihtiyacının kolektif alana, sosyal çevrelere, topluluklara yöneldiğini gösterir.
Bu geçiş gruplar içinde kapsayıcı, koruyucu, daha duyarlı ilişkiler kurma arzusunu artırırken duygusal şeffaflığı, kırılganlığı ve hassasiyeti de yükseltiyor. Yuvaya benzer bir topluluk ruhu arayışı, güvenli alanlara duyulan ihtiyacı artırıyor. Kadın dayanışması ve kolektif iyileşme gibi temaları öne çıkarıyor.

VENÜS’ÜN, SATÜRN & NEPTÜN’E KARE AÇISI
“Gerçekten seviliyor muyum, yoksa sadece sevilme hayalime mi tutunuyorum?”
Venüs şefkat ve yakınlık isterken, 8. evdeki Satürn ve Neptün’e yaptığı kare, bu arzuları sorgulamaya, gerçeklerle yüzleşmeye davet ediyor.
Duygularla hareket etmek ile sınır koymak arasında bir denge kurmak şart. Aksi takdirde, aşırı sorumluluk almak yetersizlik hissine, aşırı idealleştirme ise hayal kırıklıklarına yol açabilir.

Şu sorular öne çıkabilir:
– Bu ilişki ne kadar gerçek ve sağlam?
– Sevgi sandığım şey, aslında bir korku mu?
– Sınır çizebiliyor muyum, yoksa kendimden ödün mü veriyorum?

VENÜS – PLÜTON 150°
Bu açı, görünmeyen ama derinden işleyen bir çatışmaya ve manipülasyona işaret eder. Dışa dönük şefkat ihtiyacı, içten içe kontrol ve baskının yarattığı tükenmişlikle bir görev duygusuna dönüşebilir.

İlişkilerde fark edilmeden yüklenilen sorumluluklar, bastırılmış öfke ve yorgunluk yaratır.
Gündelik hayatta şu temalar öne çıkar:
– Sessizce her şeyi üstlenmek ama görünmemek
– Kendin olmak yerine “uygun kişi” olmaya çalışmak
– Dolaylı beklentiler: “Ben senin için bunu yaptım”
– Kendi ihtiyaçlarını bastırmak ve ‘hizmet etmekle’ değer kazanmak
– İş ortamında ya da sosyal ilişkilerde kontrolcü yapılarla mücadele etmek

Bu açı, özellikle dişil figürlere sevgiyle hizmetin birbirine karışmasını sorgulatır.
Kendini görmezden gelen kişi, bir süre sonra içsel gücünü de bastırır.

AY TERAZİ (3. EV) – VENÜS YENGEÇ (11. EV) KARŞILIKLI AĞIRLAMA
Zihinsel ve duygusal güvenlik arasında gerçek bir bağ kurma zamanı.

Bu yerleşim, duygusal ve zihinsel güvenliğin iç içe geçtiği, sevginin hem sözcüklerle hem de sezgisel yollarla ifade bulmaya çalıştığı bir süreci temsil eder.
Ay Terazi, duyguları diplomasiyle, zarafetle dile getirmek ister. Ancak bu incelikli iletişim tarzı, kararsızlık ve onaylanma ihtiyacını da tetikleyebilir.

Venüs Yengeç 11. evdeyken, sevgi ve aidiyet ihtiyacı sosyal bağlara yönelir. Topluluklara duygusal anlam yüklenir, arkadaşlık ilişkileri aile gibi yaşanmak istenir.
Fakat Ay ile Venüs’ün bu karşılıklı ağırlaması, iç dünyada şu ikilemi doğurur:

“Anlaşılmak mı daha önemli, yoksa sevilmek mi?”

“Ne kadarını dile getiriyorum, ne kadarını içimde tutuyorum?”

Bu süreçte duygulara sözcük bulmak ve zihinsel alanla kalbi yeniden uyumlamak çok değerli.

Bu geçiş;
– Sevginin ifade biçimini
– Çocuklukta şekillenen ilişki kalıplarını
– Yakın çevreyle kurulan duygusal bağların kökenini
görünür kılar.

🌸 Ay ve Venüs’ün bu teması, çatışmaları uzlaştırmak isteyen içsel dişilin çocukluk kalıplarına takıldığı bir dönemi de yansıtır. Sevgiyle iletişim kurmayı öğrenmiş ama çatışmadan kaçınan iç çocukla temas ettirir. O şimdi, hem duyguları hissetmek hem konuşmak ve hem de duymak istiyor.

 

HARİTANIN YÜKSELENİ ASLAN BURCU

Kalbini açmakla kontrolü kaybetmek arasında kalan ruhun öyküsü. “Duygularımı ortaya koymak istiyorum… ama bu, kırılmayı da göze almak demek.”

Duygular ifade bulmak istese bile gerçeğin ışığında savunmasız kalmak kolay değildir. Bu ışığın altında, kırılganlık testleri, duygusal sınavlar, bastırılmış duygular ve gölgeler görünür olacak. Gerçekler kalbi sınayacak.

Yükselen Aslan, bireysel öz-değeri ve toplumsal onay ihtiyacını bir arada taşır. Ama gerçek liderlik sahneden önce, kalbin derinliklerinde kazanılır.

– Önce kendi kendini onayla.
– Kalbini açarken kontrolü bırakmayı göze al.
– Kırıldığında bile ışığını koru.

ASLAN YENİAYI

KARANLIĞIN İÇİNDEKİ GÜNEŞ

İki büyük güç karşı karşıya:
Güneş’in ışığı Hades’in karanlığını aydınlatırken, Hades’in gölgesi Güneş’in parlak yüzüne düşüyor.
Biri aydınlıktan, diğeri karanlıktan rahatsız.
Bu düello kaçınılmaz:
Kırılmalar derinleşiyor, gölgeler görünür oluyor, karanlıklar aydınlanıyor.
Kalp ile zihin, birey ile kolektif, egoizm ile hümanizm aynı sahnede güç gösterisine giriyor.
Yeniay’ın gölgesinde;
Ego ve kibir büyürken, dışlanmışlık duygusu derinleşiyor.
Kaos, başkaldırı, yıkıcılık ve güç zehirlenmesi gölgeden sızıyor. Acıdan doğan güç ile yaratanların zamanı da başlıyor.
Aslan Yeniayı,
yalnızca bilinçdışının derin karanlıklarını değil, ruhun içsel gücünü de ateşliyor.
Yaratıcılığa açılan bu kapı, muazzam bir potansiyel taşıyor.
Ancak;
bu potansiyel açığa çıkmak için benliğin çözülmesini talep ediyor.
İlhamın akışı, “yaratanın” sen olmadığı bilinciyle mümkün!
Kendine izin ver:
İçsel zincirlerinden özgürleş ve “kalbinle hizalan”
Ancak o zaman ilhamın, somut bir zemine yerleşebilir.

Ya kalbini açacaksın…
Ya da kalbini açmaya zorlayan deneyimlerle yüzleşeceksin…

MERKÜR RETRO ASLAN GEÇİŞİ

Zihnin tahtında oturan Kral, içine dönüyor. Artık kalbin sesini dinleme ve kalpten konuşma zamanı.

Kendisi ile iletişimi kalpten kuran, egonun sesini susturur. İşte o zaman gölgeler görünür olur. Kendi sesinden yankılanan kibriyle yüzleşebilir. Kibirle sarmalanan duygunun, değersizlik olduğu gerçeği ile de. Görülmemiş duyulmamış yaralarından konuşan iç çocuğun “Beni dinleyin, beni izleyin” diye haykıran sesini de duyabilir. Onaylanmak için, içinde bir yerlerde bekleyen içsel çocuğun sesini bastırmak yerine onu kucaklayabilir, onun yaralanmış kalbini şefkatle sarabilir.

Maskeler düşüyor
Dışarıya yansıyan ışıltılı kimliğin, içsel öze yakınlaşmak zorunda kalacağı deneyimler sahnelenecek. Bu dönem öz benlik ve öz değer sorgulaması yapmak için muhteşem bir fırsat olabilir.

Sorularla İçe Dön
Kendime ne kadar dürüstüm?
Hangi sahte sözcüklerle kendimi tanımlıyorum?
Takdir edilmeye neden bu kadar açım? Beni kim takdir etsin istiyorum?
Alkışın, onaylanmanın olmadığı yerde ben kimim?

Yaratıcıya Açılan Kapı
Aslanın en yüce hali gösteriş değil, otantik ışığını saçmaktır. İçsel yaratıcınla temas halindesin, kendini sanatla ifade et.
Yaz, çiz, dans et, sahneye çık.
Çocukluk tutkuların ve eski hobilerin ile bağ kur.
Kaybolan neşeni hatırla. Çünkü içsel düzen, ifade edilememiş duyguların dile gelişiyle kurulur.

Öz değer ve öz şefkat
Bu geçişte en derin ihtiyaç: “Ben neyle değerliyim?” sorusuna içten bir yanıt bulmak. Bu sorunun peşine düş.
İçindeki çocukla temas kur, mesela ona bir mektup yaz.
Kırgınlık, görülmeme, değersizlik ve yetersizlik gibi duygular yükselebilir bu kalbinin şefkate çağrısıdır. Öz değer öz şefkat çalışmaları bu duyguların şifası olacaktır.

URANÜS İKİZLER GEÇİŞİ

BİLİNÇ DEVRİMİNE HAZIR MISINIZ?
07 Temmuz 2025/8 Kasım 2025 tarih aralığındaki deneyimler, 22 Mayıs 2033’e kadar yaşanacaklara ışık tutacak!

22 mayıs 2033’e kadar yayılacak etkisi ile; Öyle bir sürece giriyoruz ki…

Zihnimiz, düşüncelerimiz, bütün ezberlerimiz temelden sarsılıyor. Alışılmış hiçbir düşünce yapısı artık sürdürülebilir olmayacak.

Zihinsel iniş çıkışların derinleşeceği bu dönemde, “sinirleri aldırmış” olmak, hızlı ve ani gelişen değişim sürecinin yarattığı stresle baş etmenin bir yolu haline gelebilir.

Kozmik Bilinçle Temas

Kozmik bilinç, insan zihni üzerinden yeryüzüne tezahür ediyor.

İnsan zihni artık sadece bilgi işleyen bir organ değil, aynı zamanda kozmik zekanın yeryüzündeki bir arayüzü konumunda. . .

Kolektif bilinç ile kurulan bu güçlü bağlantıdan yepyeni kolektif bir dil doğacak.

Ani uyanışlar, hızlı bilinç sıçramaları ve şaşırtıcı keşifler olağan hale gelecek.

Bilginin Evrimi ve Teknolojik Sıçrama

Değişen insan bilinci, sıra dışı keşiflerin kapısını aralayacak.

Bilgi, iletişim, hafıza, ulaşım gibi tüm aktarım prensipleri radikal biçimde dönüşecek.

Google gibi bilgi arama sistemlerinin evrimleşmiş versiyonları,

Holografik veri akışları,

Zihinle bağlantı kurabilen ağlar,

Düşünce yoluyla erişim, olasılık olmaktan çıkabilir.

Bilim kurgu filmlerinden fırlamış teknolojilerle yapılmış ulaşım araçları ve yeni nesil iletişim sistemleri realitemizin sıradan somut bir parçası haline gelebilir.

İnternetin keşfi ile kurulan bilgi ağının yarattığı etkiyi, çok daha öteye taşıyan devrim niteliğinde yeni bir bilgi ağı kurulabilir.

Kuantum bilgisayarlar, yapay zekâ ve kolektif bilinç ile arasındaki entegrasyon bu devrimin parçaları olabilir.

Dünya dışı gelişmiş zekâ ile kurulan bağlantılar gündeme gelebilir.

Eğitim ve Öğrenimin Evrimi

Tüm bu değişimler, eğitim öğrenim sisteminde de reform yaratacak.

Geleneksel eğitim ve öğrenim sistemleri çökerken yerini dijital sisteme bırakacak.

Çok boyutlu, oyun temelli, sanal öğrenme biçimleri gelişecek ve bütünsel öğrenme anlayışı doğacak. Bilgiye erişim değil, bilgiyi işleme kapasitesi önem kazanacak.

Gelişen teknoloji, oyun ve eğlence anlayışı da sanal platforma taşınacak.

Bireyleşme ve Özgün Zihnin Çağrısı

Özgün düşünceler üretmek, bu çağın en kıymetli eylemi olacak. Bu sadece entelektüel değil, ruhsal bir zorunluluk halini alacak.

İnsan, bireyleşme sürecinde kendi özünü bulmak için eski düşünce kalıplarını bırakmak zorunda kalacak. Düşünce, dil ve inanç kalıpları yıkılırken, birey anlam yitimiyle yüzleşebilir. Ama bu boşlukta yeni anlamlar doğacaktır.

Bu süreçte zihin-beden-ruh dengesini kurmakta zorlanan birey, duygusal değil, nörolojik olarak değişmeye başlayacak.

Sinir sistemi, sadece stresle baş eden bir yapı değil; evrim geçiren zihin için yeni bir araç haline gelecek.

JÜPİTER YENGEÇ GEÇİŞİ

ZEUS KUTSAL YUVAYA GERİ DÖNÜYOR

12 yıl sonra yeniden Jüpiter Yengeç Burcunda.

İşte size ilk mesajı:

İçine dön, köklerinle barış, geçmişini sevgiyle onurlandır.

Yaklaşık bir yıl sürecek bu göksel geçişin kolektif düzlemde hangi temaları öne çıkaracağını birlikte keşfedelim.

Sezgiler büyüyor, duygular genişliyor, içsel koruma yükseliyor.

Kadim Dişil Bilgelik uyanıyor. Ana Tanrıçanın ve Ay tanrıçalarının anlamsal derinlikleri bilinç alanımızda açılıyor. Onlar bize kendi içsel annemizi, koruyucu yönümüzü ve sezgisel gücümüzü hatırlatıyor.

Bu süreç şifaya çağrı niteliğinde. Geçmiş yaşam anıları, anne karnı hafızası, Atasal aktarımlar dönüştürülmek istiyor. İçsel yuvaya dönerek geçmişle barışabilir ve döngüleri kapatabilirsiniz.

Bilge büyükanne arketipi devreye giriyor. Ruhsal soyumuzla aramızdaki, görünmeyen bağlara temas ederken, Atalarımızın sesinden geçmişin ruhunu dinliyoruz.

Anne ve içsel çocuk arketipleri aktifleşiyor. Şefkat, bağlılık, korunma içgüdüsü kolektif hafızada yeniden canlanıyor. Anneyi çocukları ve aileyi koruyan yasalar gündeme geliyor. Gerçek dönüşüm, içe dönerek başlar. Duygularına temas eden, içsel çocuğunu duyabilen ruhsal bir yeniden doğuş yaşıyor.

Bireysel ve kolektif bazda farkındalık ve bilinç genişlemesi yaşanıyor.

Rüyalar yoluyla bilinç dışından alınan bilgiler ve haberci rüyalar aktifleşiyor.

Kolektif hafıza ve kültürel kökler canlanıyor. Toplumsal geçmiş, kültürel miras ve ulusal kimlik kolektif bilinçte yükseliyor. Kültürel mirasın korunması ve kamulaşması önem kazanıyor.

Yengeç’in koruyucu ve kapsayıcı doğasıyla Jüpiter’in büyütücü ve yayılmacı etkisi birleştiğinde, yaşam alanlarını, tarım arazilerini ve su kaynaklarını korunmaya veya kamusallaştırmaya yönelik yasalarla karşılaşıyoruz.

Topluluk temelli yaşam modelleri ön plana çıkıyor.

Aidiyet duygumuz, sınırlarımız ve ‘yuva’ kavramı kolektif düzeyde yeniden tanımlıyor.

Bir yandan ev değiştirmeler, yerleşim alanlarındaki dönüşümler ve mimari yapıların genişlemesi gündeme gelirken; diğer yandan göç, mültecilik ve sınırlar gibi temalar da kolektif hafızada daha görünür hale geliyor.

Yabancıya yuva açmak ile yabancıyı tehdit görmek arasında insanlık kolektif bir sınavdan geçiyor. Kolektif düzeyde koruma içgüdüsü, ev sahipliği ve topluluk bilinci güç kazanırken; gölge yönü ile, aşırı milliyetçilik, içe kapanma ve yabancı olanı dışlama eğilimleri de görünür hale geliyor.

Yengeç’in güvenlik arayışını, kimi zaman sınır çizme ihtiyacını Jüpiter aşırıya taşıyabilir; bizden olmayanı tehdit olarak algılayan bir savunma mekanizması devreye girebilir.

Geçmişle özdeşleşmek duygusal bağımlılık yaratabilir. Geçmişe takılıp kalmak gelişmeyi ve büyümeyi engeller. Köklen ama saplanma!

SATÜRN KOÇ GEÇİŞİ

İÇSEL SAVAŞÇININ KURALLARLA SINAVI

Gücünü Disiplinli Kullanan Kaderine Yön Verir.

29 Yıl aradan sonra Satürn yeniden Koç Burcunda.

Kozmik plan, zamanın akışında zemin değişikliğine gidiyor.

Satürn 25 Mayıs 2025 de Koç burcuna geçiyor.

Sistem, bireysel haritalarda Koç burcu hayat alanı deneyimlerine kurallar ve sınavlar getirirken orada yeni yapılar kurmanızı istiyor.

Aceleci, fevri, saldırgan, alıp başını giden, başlatıp vazgeçen dürtüsel davranışlara Sistemin anlayış göstermeyeceği bilinciyle çeki düzen vermek.

Eyleme geçmeden önce sınırların farkında olmak, kurallara uyup sabırla doğru zamanı bekledikten sonra cesur davranmak önem kazanacak.

1 Eylül 2025 e kadar idman yaptıracak olan Satürn koç, asıl startı 14 şubat 2026 da verirken 13 nisan 2028 e kadar performansınızı izleyecek.

Performans diyorum çünkü, savaş gezegeni marsın yönetiminde olan koç burcu sizin savaşma şeklinizi, liderlik anlayışınızı sınayacak. Adil misin, kurallara uyuyor musun, liderlik mi yapıyorsun yoksa lider koltuğunu kullanıyor musun….

Dünya liderleri de bu sınavdan payını alacak. Toplumları ayrıştıran, üstü kapalı işler yapan, kurallara uymayan, sorumluluklarını almayan liderleri Kozmik Planın adalet terazisi değerlendirmeye alacak… Yeni ve genç liderlere kapı aralanacak.

Bu süreçte ben bildiğimi okurum diyenler Satürn koç ‘un kırıp döken yüzüyle karşılaşırken, hakkını verenler ise sonunda ödüllerini alıyor olacak.

Mücadelesinde stratejik, egodan uzak, barışçıl, işbirlikçi, uyumlu, adil, dengeli ve zarif davrananlar kazananlar olacak.

ANNE ARKETİPİ, AY ve DİŞİL ENERJİ

ANNE ARKETİPİ, AY’ın ve DİŞİL’in SIRLARI

Anne Arketipi astrolojide ay ile sembolize edilir. Dişil enerjiyle özdeşleştirilmesi eski çağlardan beri Ayın tanrıça unvanı taşıma sebebidir.

Enerji astrolojisinde ayın anlamsal açılımları kalp çakrası enerjisinde ifade bulur. Dördüncü çakra olan Kalp çakrası mana alemi demektir. Bedenle bağlantılı olan yedi çakranın, kalbin altında kalan üçü dünyevi olan madde alemin anlamları ile örtüşür ve ay altı alem denir. Kalbin üstünde kalan üçü ise yaratılışın ve mana alemin anlamsal açılımlarını taşır ve ay üstü alem denir. Kalp çakrası diğer altı çarka enerjisinin birleştiği, madde ve mana alemin birlendiği giriş kapısıdır.

Ay anne, kadın, dişil, rahim, doğuran ve hayat verendir. Madde aleminin rahmidir insanı madde aleme doğurur. Mana aleminin de rahmidir, maddeden arınabilen ademi mana alemine doğurur.
Üçüncü çakra astrolojide güneşin anlamsal açılımlarını kapsar. Güneş ego, ben, baba, eril ve hükmedendir. Her zaman bir üst çakranın enerjilerini yaşamına geçirebilen kişi mana aleme daha çok yaklaşır. Üçüncü çakradan dördüncü çakraya yükselişi ifade eden eril enerjinin mana aleme geçişi dişilin, kadının, annenin rızasını almasıyla olur. Öyle ki kalp tasavvuftaki zikriyle mutmain olmalıdır. Bunun içindir ki dünyevi olan madde alem için “Cennet annelerin ayakları altındadır” denir. Kadına mana alemin kapısı atfedildiği için kadın ve dişil enerji bu nedenle kutsaldır.

Eski kültürlerde Ana tanrıçaya atfedilen anlamların altında aynı derinlikli açılımlar yatmaktadır. Tıpkı Anadolu’nun Ana Tanrıçası Kibele’nin taşıdığı derin anlamlar gibi. Toprak ve bereketi temsil eden ve Ulu Ana olarak tapınıldığı da bilinen Kibele’den Kıble kelimesinin türediği söylenir. Kıble ibadet etmek için yöneliştir. İbadet kalptir ve yöneliş kalbedir. İnsanın kalbi kıblesidir. Mana aleme geçiş kalp çakrasının açılmasına ve  An ne demek farkına vararak, kendini kendi kalbinden doğurup ölmeden önce ölmektir.
Yaşam veren dişil faktörü genetik biliminde şu şekilde gözlemlemek mümkün. İnsanın genetik birimi DNA’nın eşey kromozom dizilimi kadın cinsiyetini XX, erkek cinsiyeti XY kromozomu belirler. X kromozomu mekanizmayı yöneten hayati öneme sahip genleri taşır. Y kromozomu ise hayati bilgi taşımaz sadece cinsiyeti belirler. Dişil cinsiyeti belirleyen kromozom aynı zamanda hayati öneme sahip bilgileri de taşımaktadır.

İncelenebilecek pek çok açıdan kutsala dönüşen dişil enerji, gücünü yeryüzüne yansıyan rahim enerjisinden almakta ve altında böylesi derin anlamlar taşımaktadır.

× Bizimle İletişime Geçin !!